19 Temmuz 2012 Perşembe

Japonca Öğreniyorum?

Konumuza değinmeden önce bir-iki kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitap okumayı çok severim. Okul zamanında fazla kitap okumaya vaktim yoktu fakat artık tatildeyiz! Özgürüm.
Okul zamanında Tüyap Kitap Fuarı'ndan bir kaç tane kitap satın almıştım. Onlardan biriside aşağıdaki resimde gördüğünüz "Muhteşem Yaratıklar" dı. İsmi ve kapağın arkasındaki tanıtım hoşuma gittiğinden almıştım. Bu şekilde doğa üstü olayları anlatan, fantastik -ve tabiki içinde aşk bulunan- kitapları çok severim.


Kitabın iki tane yazarı var. Kami Garcia & Margaret Stohl. Gelelim kitabın içeriğine. Toplam 487 sayfadan oluşuyor. Açıkçası severek aldığım bu kitabı okuyunca bir hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü beklediğim gibi çıkmadı. Çok kötü değil fakat güzelde değil. Eğer çoook sıkılıyorsanız, zaman öldürmek için ideal bir kitap. Fakat gerçekten kitap okumak istiyorsanız, sadece zaman öldürmek için değilse tavsiye etmiyorum.
Kitap tek bir olay çevresinde dönüyor. Çok içeriğine girmeyeceğim. Belki okumak isteyenler olur.
Bir olay dışında başka bir şey olduğu yok. Bu arada kitapta hikaye erkek bir karakterin ağzından anlatılıyor. Hikaye doğa üstü güçleri olan bir kız -ve ailesi- hakkında...


Gelelim bir diğer kitabımıza.

Bu sıralar oldukça popüler olan Açlık Oyunları kitabına -ve serisine- başlamış bulunmaktayım. 



Kitabın ismini çoğu kez duymama rağmen hiç okuma gereği duymamıştım. Yaklaşık 1 ay önce kitabın bir filme uyarlandığını öğrendim ve bende merak uyanmaya başladı. İlk önce Açlık Oyunları'nın filmini izledim. Aslında hiç tarzım değildir bunu yapmak. Ne olursa olsun ilk önce kitabı okur, daha sonra filmi varsa izlerdim. Fakat bu sefer ne değişti anlamadım. İlk önce filmini seyrettim. Açıkçası filmden çok etkilendim. Gerçekten çok güzeldi. Filmi bu kadar güzelse kitap nasıldır diye düşünmeye başlarken bir anda kendimi kitabı okurken buldum. Daha yeni okumaya başladığımdan şu anda 100.sayfadayım. Kitabın ilk serisi toplam 384 sayfadan oluşuyor. Şu anlık gayet güzel gidiyor. Okurken hiç sıkılmıyorum. Detaylı yorumumu kitabın tamamını bitirdikten sonra yazarım. Eğer okumak istiyorsanız -her ne kadar tamamını okumamış olsamda- tavsiye ediyorum. İyi okumalar.


Evet gelelim başlığımıza. Japonca Öğreniyorum!

Peki ama nerede? Kursa mı gidiyorum? Hangi kursa?!
Öncelikle Japon delisi biri olarak Japonca'yı öğrenmekte gerçekten çok geç kaldım. Farkındayım... Ama geç olsun, güç olmasın değil mi? Neticede öğrenmeye başladım. Bir arkadaşımın doğum gününde hediye ettiği Japonca Dil Bilgisi kitabı vardı. Daha yeni incelemeye fırsatım oldu. Kitabın resmi;


Kitabın içeriği gerçekten çok güzel. Eğer gerçekten Japonca öğrenmek istiyorsanız bu kitap size yardımcı olacaktır. Fakat tabiki sadece bu kitabın yardımıyla Japonca öğrenmeniz mümkün değil. İnternette Japonca'yı tam anlamıyla öğreten, güzel bir site atıyordum. Fakat şu ana dek hiç rastlayamamıştım.

Yaklaşık 1 hafta önce istediğimi buldum! Siteyi incelediğimde tam anlamıyla etkilendim. Tamamen ücretsiz bir site. Şu anda sitede toplam 24 adet ders bulunuyor ve her bir dersin ardından alıştırma veriliyor dersi kavrayıp kavramadığınızı anlamak için. Ben daha yeni başladığım için şu anda 2.dersteyim.


Bunlar Hiragana ve Katagana alfabeleri. Düzgün yazana kadar canım çıktı. Ama değdi. İlk önce bu iki alfabeyi ezberlemek gerekiyormuş. Bende elimin altında dursun, habire internetten bakmayayım diye bu şekilde yazdım. Sürekli tekrarlandığı ve yazıldığı sürece aslında ezberlenmesi hiçte zor değil. Belki isteyenler olur diye sizlere sitenin adresini veriyorum;


Umarım Japonca öğrenmek isteyenlere biraz da olsa yardımcı olmuşumdur.

Jaa. O zaman bir dahaki yazıya kadar,  mata nee~

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Uri B.A.P! Yes sir!

Ah! Bugün çok mutluyum! B.A.P dönüş yaptı! Hemde ne dönüş. Shawol ve Arashian olmamın yanı sıra BABY'yim! Ve bundan gurur duyuyorum. Bu çocuklar bir harika. Gittikçe daha da yetenekli oluyorlar, olgunlaşıyorlar. İlk klipleri olan 'Warrior'u izlediğim zaman tarzları bana çok değişik gelmişti. Kötü değildi, fakat değişikti. Zamanla tekrar tekrar dinleyince alıştım. TA-DAH B.A.P'yi izleyip onları daha yakından tanıyınca, hayranlığım gün geçtikçe arttı. Daehyun, Zelo, Yongguk, Himchan, Jongup, Youngjae... Hepsi birbirinden yetenekli birer birey. Kore'de o kadar çok müzik grupları varki. Asıl yetenekli olanlar seslerini duyuramıyorlar.

Yeni albümü tanıtmadan önce Warrior'u izleyelim ^^ ;


Klip gerçekten tam anlamıyla harika! Alışılmışın dışında bir grup B.A.P. Kore'deki tüm gruplar gibi pop yapmıyorlar. Değişik bir tarzları var. Sanki her şeyden biraz katılmış gibi. Karışık fakat harika!

Ve sıradaki klip Power;


Klibi ağzım açık izlemiştim diyebilirim. Özelikle o sprey dansına çok gülmüştüm. Bu sevmediğim anlamına gelmez elbette. İlk zamanlarda sarı saçlarıyla tanıdığımız B.A.P, Power klibinde tamamen farklı bir görüntüyle karşımıza çıkmıştı. Bir tek Youngjae'nin saçları sarı kalmıştı, fakat o da saç stilini değiştirmişti. Ben sarı saçı Zelo'ya gerçekten çok yakıştırıyordum. Fakat pembe saçlarıyla da pamuk şekeri andırıyordu. Tatlı olmuştu. Siyah saç Himchan'ı olduğundan biraz büyük gösteriyor. Yada saçları gereğinden kısa olmuştu diye böyle bir izlenim uyandırdı. Bilmiyorum.

Evet şimdi gelelim yeni albümleri ve yeni klipleri olan NO MERCY'e!


Muhteşem bir dönüşle B.A.P tekrar bizlerle! Bir albümdeki tüm şarkılar mı güzel olur?! Albüm toplam  beş şarkıdan oluşuyor. Ve ben hepsine aşık oldum! Ama elbetteki albümde favori olan bir şarkım var. Hepsini beğenmem, içinden bir tanesini seçmeyeceğim anlamına gelmez.
Albümde dört numaralı şarkı olan 'Dancing In The Rain' gerçekten harika bir şarkı. Anlatılmaz yaşanır. O derece. Size tavsiyem albümü dinlemediyseniz hemen dinleyin, indirin. Bir şeyler yapın! Aksi taktirde gerçekten pişman olursunuz.

Gelelim klibe. No Mercy;


Klibi ilk çıktığı andan beri deli gibi izliyorum. İlk olarak youtube'dan izledim. Daha sonra baktım böyle olmayacak, hemen bilgisayara indirdim. Şarkı sözleri çıktığı anda Türkçe'ye çevrilmiş. Gerçekten harikalar. Sözlerini mutlaka okuyun. Bazı şarkılar gibi aynı şeyleri tekrarlayıp durmuyorlar. Gerçekten anlamlı sözleri var. Klibe gelirsek eğer.. Dehşet bir şey olmuş! Tarzları hem değişmiş, hemde değişmemiş. Tam olarak tanımlayamıyorum B.A.P'yi. Ayrıca yeni saçları gerçekten harika! Klipte özellikle Himchan'a bayıldığımı söylemeliyim. Saçları biraz daha uzadığı için olduğundan büyük göstermiyor. Ayrıca Himchan dışında, Daehyun'a siyah saç gerçekten yakışıyor, bunu fark ettim. Warrior ve Power kliplerine göre Jongup burada biraz daha ön planda. Fakat genel olarak diğer üyelerle kıyaslarsak gerilerde kalıyor diyebiliriz. Neden bu şekilde bir şey yapma gereği duyuyorlar anlamıyorum. Jongup'ta yeterince yetenekli. Neyseki dans kısımlarında birazcık ön planla oluyor. Umarım ilerki kliplerde bu kadar geriye atılmaz. Yongguk ve Zelo! Ah ikisinin raplerine hastayım. Yongguk'un o kalın sesi... Ve Zelo'nun kelimeleri hızlı söyleyişi. Youngjae'nin sarı saçlı halini pek sevmiyordum. Bu yeni saçları ona çok yakışmış!

Klip görsellik, müzik, sözler ve dans açısından gerçekten 'bana göre' bir numara olmuş! Çok başarılı bir klip. Tebrik ediyorum bebeklerimi. Söyleyecek fazla bir şey yok. Her şey ortada. Eğer siz klibi yada albümü dinlemediyseniz hemen dinleyin derim.

O halde ne diyoruz? Jaa, mata nee!

13 Temmuz 2012 Cuma

K-Pop Eşyaları 2 | SHINee - Lucifer B Version

Evet bir-iki post önce ilk aldığım albümümü tanıtmıştım sizlere. Şimdide 2. albümümü tanıtacağım. Aslında bu albümü ben satın almadım. Annem bana hediye olarak internetten sipariş vermişti. SHINee'ye giderek hayranlığımın arttığını öğrenince bana bu albümü hediye etti. Hayatımda aldığım en güzel hediye diyebilirim~

İşte karşınızda SHINee Lucifer Albümü!


Bu albümün ön yüzü!
Paketini açarkenki halim gerçekten inanılmazdı.


Bu da albümün arka yüzü.
Orijinal olduğunu arkasındaki etiketten anlayabilirsiniz.


Albümün yan kısmı.
Diğer albüm kadar kalın değil.
Fakat öncekinden daha fazla resim var içerisinde.


Bu albümün ilk sayfası. 
Aslında sol taraftaki kapak daha da büyüktü.
Fakat kameraya sığmadığından çekemedim.


Bu da albümün en arka sayfası.
Ve albümün CD'si. İçerisindeki şarkıları çok seviyorum.
Hepsi favorilerim.


Albümün photobook'undan bir resim.
Bulanıklık için üzgünüüm! İçerisinde baya bir sayfa var. Ancak ben bu kadarını çektim.


Benim SHINee'de favorim Onew'dur. 
Ve şansıma bu albümün içinden Onew kartı çıktı.
Elime aldığımda kartı gerçekten çok mutlu olmuştum.


Bu da kartımızın arka yüzü.
Ve Onew'nun şirin mi şirin imzası.


Evet bir albüm tanıtımının daha sonuna geldik. Konser CD'si kadar, hatta ondan da kaliteli bir albüm Lucifer. İçerisindeki şarkılardan tutun, photobook'a kadar... Cidden çok güzel.
Jaa. Bir dahaki yazıda görüşmek üzere. Mata nee~

12 Temmuz 2012 Perşembe

Nereden geliyor bu Arashi sevgisi?!



Cidden nereden geliyor bu Arashi sevgisi?! diye her yeri dağıtasım var -tabiki iyi anlamda-. Arashi'yi yaklaşık 2 yıl önce tanımaya başladım. 2010 yazındaydık. Japon severler, yada J-Drama izleyenler bilir. Hana Yori Dango diye çok meşhur bir drama vardı. Bir arkadaşımın önermesiyle o diziye başlamıştım. Aslında dramalara ilk adımımı atmam da var. Ama o da uzun bir hikaye. Daha sonra dile getiririz o konuyu.

Hana Yori Dango'da oynayan Matsumoto Jun, zaten diziyi ilk izlediğimde beni benden almıştı. Dizideki o psikopat karakteri, kötü çocuk oluşu... Merak edip -hep yaptığım gibi- Jun'u araştırmaya başladım. Araştırırken bir grubun üyesi olduğunu öğrendim. Hatta HanaDan'ın müziklerini de bu grup üstlenmiş. Benim haberim bile yok!

Grubu tanımak için bir kaç müziklerini dinledim. Sonuçta içinde Jun vardı grubun. Tanımadan yapamazdım... Ne yalan söyleyeyim grubu ilk gördüğüm anda hepsine "Çok tipsizler, bir tek Jun tatlı." demiştim. Bu kelimeler aklımdan hiç çıkmıyor. Cidden o zaman ne düşünüyordum da bu şekilde konuşmuşum?!

Günler geçtikçe, farkında olmadan bu gruba daha da bağlanmaya başlamıştım. Bu sefer içinde Jun olduğu için değil ama... Tüm üyeleri sevmeye başlamıştım. Onları yakından tanımak için programlarını seyrettim. Arashi no Shukudai-kun, VS Arashi, Himitsu no Arashi-chan... Ve dahası.

Grup üyelerinin var olduğu tüm etkinlikleri, tüm dramaları izledim. Deli gibi... Arashi'ye bağlanmam o kadar ileri bir düzeye çıkmıştı ki, onlar için yazılar yazmaya başlamıştım. Normalde bir paragraf bile yazmayı beceremeyen ben, 15 Eylül 2010 günü onlar için -bana göre- oldukça uzun bir yazı yazmıştım. Hemde onları tanıyalı sadece 3 ay olmuştu. Nasıl böyle bir yazı yazabildim hayret doğrusu. Bu günün ne özelliği vardı peki?! 15 Eylül 1999 yılı, Arashi'nin resmen çıkış yaptığı yıldır. O yüzden yazı yazmıştım. Hatta yazdığım yazıyı burada paylaşmak istiyorum;


"Arashi Arashi For Dream" diyerek konumuza girmek istiyorum. Bugünün ne olduğunu bütün Arashi fanları biliyordur.Bugün, evet bugün biricik Arashi'mizin "11.Yılı" Grubumuz 11 yıl önce, 15 Eylül 1999 yılında Hawaii'de kuruldu.

Arashi sayesinde nelere sahip olduk?
İlk olarak Arashi gibi muhteşem bir grup tanıdık.Aralarındaki bağa aşık olduk. Seslerine aşık olduk. Oyunculuklarına, şapşallıklarına...Ve daha sonra hepsi birbirinden muhteşem arkadaşlar, dostlar edindik. Bize her konuda yardımcı olan kişiler. Arashi hakkında ne kadar konuşursak konuşalım "yeter artık" demeyecek kişiler. Gruptaki aynı üyeyi seviyoruz diye küsmeyecek, birbirimize şaka yapabileceğimiz arkadaşlar.

Arashi neden bu kadar "iyi" ?
Arashi'yi tanımayan kişiler onların "iyi" olmadığını düşünebilirler. Çünkü o kişiler sadece kafalarını kendi düşüncelerine, sözcüklerine odaklamış durumdalar. Arashi'yi bir kere tanımaya çalışsanız, bırakamazsınız. Biz onların dostluğunu seviyoruz!

Arashi grubundan tek bir kişiyi sevmek, tüm üyeleri sevmek gibi midir?
Kesinlikle hayır. Arashi'den tek bir birisini seven kişiler grubu kesinlikle sevmiyordur. Bana göre. Hatta favorileri olan o kişiyi bile. Arashi'nin arasında bir bağ var. Onları birbirinden kopartmak imkansız. Tek birini sevip diğerlerini bir kenara atmak sanki 5 kardeşin arasından ayrım yapmak gibidir.

Bazı kişiler "eğer birisini seçmiyorsan sevmediğin anlamına gelircümlesini tekrarlayıp duruyorlar. Kesinlikle katılmıyorum. Eğer biz grupta ayrım yapmıyorsak, birini seçip tek onu sevmiyorsak gerçekten grubu önemsediğimizi gösterir. Bir grubu ve üyelerini sevmek, tüm şarkılarını ezbere bilip hava atmak değildir. Eğer onlar hakkında hiç bir şey bilmiyorsan bunların hepsi gereksizdir. Her şeyden önce biz ilk olarak grup üyelerini ve birbirlerini düşünmelerini seviyoruz.

Lider Ohno Satoshi (26 Kasım 1980)
Oh-chan , Ohno , Riida
Grup ilk kurulduğu zamanki yaşı: 18-19
Her zaman ciddi surat ifadeni sevdik. Güldüğün zamanki içtenliğini sevdik. Ohmiya çiftini sevdik. Grup lideri olduğun halde kendini ön planda tutmamanı çok sevdik. Gruba eşit davranıp sevdiğin için çok teşekkür ederiz.

Sakurai Sho (25 Ocak 1982)
Keio Boy , Sho
Grup ilk kurulduğu zamanki yaşı: 17
Gülüşünü ve içtenliğini sevdik. Şaşkın ifadelerini sevdik. Giyim tarzını ve 'double parka' nı sevdik. Pek hoşlarına gitmeyen kişilere bile rap müziğini çok sevdirttin. Grubu saygı duyduğun ve bir arada tuttuğun için çok teşekkür ederiz.

Aiba Masaki (24 Aralık 1982)
Bakaiba , Aibaka , Aiba
Grup ilk kurulduğu zamanki yaşı: 16-17
Bakaiba ünvanını almaya hak kazanan kişi. Şapşallığını sevdik. Saflığını ve gülüşünü sevdik. Nerede olursan ol kendin olabilmeyi becerdiğin için, gruba gerçekten önem verdiğin için çok teşekkür ederiz.

Matsumoto Jun (30 Ağustos 1983)
Matsu , MatsuJun , Jun
Grup ilk kurulduğu zamanki yaşı: 16
Her yerde havalı olmaya çalışmanı ve başarmanı sevdik. Kim olursa olsun herkeze karşı nazik olmanı sevdik. Gülüşünde ki doğallığı sevdik. Grubu sevdiğin ve ayrım yapmadığın için teşekkür ederiz.


Ninomiya Kazunari (17 Haziran 1983)
Nino , Ninomiya
Grup ilk kurulduğu zamanki yaşı: 16
Grubun en küçük "görünen" üyesi. Tatlı sapıklığını sevdik. Oh-chan ile olan bağınızı ve diğer tüm üyelerle olan dostluğunu sevdik. Bağırarak konuşmanı ve açık sözlü olmanı sevdik. Grubu sevdiğin için çokteşekkür ederiz.

Son olarak Arashi Fanları ve biricik grubumuz 11.YILINIZ KUTLU OLSUN!!



İşte yazdıklarım bunlardı. O 3 ayda tüm bu duyguları bana yaşattıkları için bir kez daha onlara teşekkür ediyorum...

Jaa, mata nee~

K-Pop Eşyaları 1 | SHINee The 1st Concert

Her zaman "İlk elime alacağım albüm Arashi albümü olacak." demişimdir. Beni tanıyanlar bilir. 2010 yazından beridir Arashi'ye deli gibi bağlandım. Öyle böyle değil. Neyse bu konuya bir dahaki yazıda değiniriz~

Aklıma hiçbir zaman K-pop albümleri gelmemişti. Ta ki o güne kadar... SHINee'yi tanıyalı yaklaşık 10 ay oluyor. Ve bu 10 ay içinde bu gruba gerçekten fazlasıyla bağlandım. Aralık ayında bir forum keşfetmemle her şey değişti diyebilirim. Forumun adını hatta sizlerle paylaşayım, SHINee seviyorsanız eğer sizde ailemize katılın; shineeworld.net/forum

Normalde internetten alışveriş yapan bir insan değilimdir. Güvenmem çoğunlukla internete. Fakat bu forum beni öyle bir değiştirdiki... İlk albümümü işte bu siteden satın aldım!! Hemde gerçekten makul bir fiyata! Şimdi sizlere aldığım ilk albümün resimlerini göstereceğim. Bol görselli olacak şimdiden uyarayım.


SHINee The 1st Concert SHINee World!!

Konserdeki canlı seslerinden oluşan muhteşem bir albüm!!
Bu albümün ön yüzü.




Ve albümümüzün arka yüzü.


İlk kapağımızı açtığımızda bir CD ile karşılaşıyoruz!
Gerçekten çok kaliteli.



Albüm toplamda iki CD'den oluşuyor.
İçinde toplam 24 şarkı vardı -yanlış hatırlamıyorsam-


İki CD'nin ortasında birde Photobook bulunuyor.
Aslında içinde baya bir sayfa var fakat ben bir sayfasını çektim.


Bu da albümümüzün yan yüzü.


Ve son olarakta bu da albümün diğer yan yüzü.




Albüm gerçekten çok ama çok kaliteli. Konserdeki sesleri olduğuna bakmayın. Sesler sanki orjinalmiş gibi. Ben albümümü çok sevdim. İlk K-pop albümümü de böylece tanıtmış oldum.

Diğer yazılarda tekrar görüşmek üzere! Mata nee

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Japonya'dan 2. Kargom!

Yaklaşık bir ay önce Japon arkadaşımdan bir mail almıştım. Bana tekrar kargo gönderdiğini söylüyordu. Tabi bunu duyan Merisa sevinçten havalara uçtu! En sevdiğim -onunda en sevdiği- anime ile ilgili bir kaç şey daha yolladığını söylemişti. Gel zaman git zaman nihayet kargomun geldiğine dair bir kağıt geldi. İşlemleri her şeyi hallettikten sonra elime bir kutu verdiler. Açıkçası bu kadar büyük bir şey beklemiyordum;



İçini tabiki benden beklendiği gibi büyük bir heves ve mutlulukla açtım. Kapağını açtıktan -aslında parçaladıktan- sonra ilk olarak bu sevimli şeyler karşıladı beni.



Gönderdiği her şey Uta no Prince-sama adlı anime ile ilgiliydi. Benimde en sevdiğim anime olduğundan gönderdiği tüm şeyleri büyük bir hevesle bağrıma bastım! Şimdi gönderdikleri tüm şeyleri sizlerle paylaşacağım.



 Bana animenin müzik CD'lerini de göndereceğini söylediğinden açıkçası bu kutunun içinde CD var zannetmiştim başlarda. Fakat içini açtığımda beni CD'den daha çok mutlu eden bir görüntüyle karşılaştım.




İçinden 2 deste kart, anahtarlık ve telefon süsleri çıktı. Gerçekten çok tatlılar. Kullanmaya kıyamıyorum! 



Kutu aşırı tatlı değil mi? *-* İçinden yeşil çay çıktı. Göndereceğini söylemişti ama bu kutudan çıkacağını zannetmiyordum. Yeşil çayın içinde çeşit çeşit çiçeklerde vardı. Birazını yaptım, bizim buradaki yeşil çaylardan tadı çok farklı ve daha güzel. Keskin bir tadı vardı.




Bu da A5 defter boyutunda post-it'e benzer bir şey. Çok güzel. Bayıldım doğrusu. Ve yine diğerlerinde olduğu gibi bunuda kullanmaya kıyamıyorum...





Yine A5 defter boyutunda 2 tane kart yollamış.




Ve 3 tane posterimiz var. Aslında bu kadar küçük değiller. Kameraya sığmaları için katlanmış bir biçimde çektim. Normalde posterler ince uzun ve 1 metreye yakın uzunluktalar.





En sevdiklerime sıra geldi. Birbirinden harika dosyalarda karşınızdayım. Anime de en sevdiğim karakter bu kızıl saçlı Otoya olduğundan ona ağırlık vererek göndermiş hediyelerimi. A4 defter büyüklüğünde bu dosyanın yanında birde şeker mi şeker bir rozet var.








Ve yine Otoya'lı bir dosya daha. Yeeeey!










Dosyaları tek tek eklediğim zaman çok yer kaplayacağından 4 tanesini birleştirip koydum. Evet bunlarda son dosyalarımızdı. Bir kaç tane dosyanın içinden birer tane daha çıktı. Toplamda 10 dosya yollamış arkadaşım.


Dosyalardan sonra dergilere geldi sıra. İçeriği tamamen bu animeyle ilgili. Ve böyle göründüğüne bakmayın gerçekten kalın bir dergi. 2. resimde derginin içeriğinden bir görüntü. Japoncam olsaydı yazılanlarıda okuyabilirdim...



Bu da gönderdiği bir diğer dergi. İlk resim aslında derginin arka kapağı. Ön kapağında Powerpuff Girls var diye çekmedim. Haha. Ve yine 2. resim derginin içeriğinden bir görüntü. Diğerine kıyasla bunu daha çok sevdim çünkü içinde anime de karakterleri seslendiren kişilerede yer vermişlerdi.






Bir tanede poşet göndermiş. Üzerinde chibi halleri var. Cidden bayılıyorum bunlara. Çok şeker bir poşet.





Tekli fotoğraf albümü gibi bir şey. Tam ad veremiyorum. İçindeki resim çok güzel ama. Üsteki boş olan yerede kendi resmimi mi koysam acaba? Haha.


Gönderdikleri tüm bu şeyler içinden en ama en sevdiklerim işte bu fotoğraflar oldu. Bizzat kendisi çekip bastırmış bu fotoğrafları. Sağdaki resimleri söylediğine göre gittiği bir müzikal gibi bir oyunda çekmiş. Soldakiler ise Japonya'dan manzaralar. Aslında daha çok vardı resim. Fakat ben göstermelik olarak bir kaç tanesini yayınlıyorum.




Ve bu minik zarfın içinde yine şirin mi şirin Otoya'lı bir rozet vardı! Zarfta mektup var zannediyordum fakat yine tahminimde yanıldım.




Son olarakta bu CD'ler vardı kutunun içinde. Hepsini dinleyemedim daha. Her bir CD'nin içinde 15 taneden fazla şarkı var sanırım. Üzerindeki kağıtlarda şarkıların isimleri yazıyor. Hiç üşenmeden hepsini tek tek yazmış arkadaşım. Ne yalan söyleyeyim ben olsam hayatta uğraşamazdım...





İşte bu kadar! Kutunun içinde bir de bana yazdığı bir mektup vardı. Fakat onu yayınlamayı istemedim. Sizcede çok tatlı değiller mi? Cidden şanslıydım bu arkadaş konusunda...

Jaa! Bir dahaki yazıda görüşmek üzere. Mata nee~

1 Temmuz 2012 Pazar

Japonya'dan Gelen İlk Kargo!

Yaklaşık 4 ay önce -yanlış hatırlamıyorsam- yabancı bir siteyle karşılaşmıştım. Kendime Japon mektup arkadaşı arıyordum hep, fakat bir türlü bulamamıştım. Daha sonralarda bu sitede bir arkadaş buldum. Onunla konuşmaya başladım. Sonra bir anda ben hiçbir şey demeden adresimi istedi ve bana bir kaç şey göndereceğini söyledi. Açıkçası hem şaşırdım hemde aşırı derecede mutlu oldum! Sizlere bana Japonya'dan gelen ilk minik hediyelerimi takdim ediyorum.




İlk olarak bunu göstermek istedim. Elimi aldığımdaki ilk heyecanımı tahmin edebiliyorsunuzdur. Küçük çocuklar gibi yerimde zıplayıp durdum.



Gönderdiklerinden ilki bu kalem kutu-cüzdan karışımı bir şey. Üzerinde Japon ve Türkiye rozetleri bulunuyor. Aslında cüzdanda sadece Japon rozeti varmış. Ama o daha sonradan Türkiye rozetini de eklemiş.


Bu da A5 defter boyutunda manga tarzı bir kitapçık. İçindekiler full kanji ile yazıldığı için maalesef okuyamıyorum. Ama yinede sevdim.



 Bunlarda yine A5 defter boyutunda iki kart. İlk resimdekiler önü, 2. resimdekiler ise kartların arkası.





Sıra posterlerde. Bir kaç tane poster var. Birleştirince pek belli olmadığı için ayrı ayrı koyuyorum hepsini. Burada küçük durduğuna bakmayın. Posterin boyutu gerçekten büyük.





Ve yine şirin mi şirin bir poster. Kurusu Syo ve onun gözleri. Ah eriyorum...






Bu posterin boyutu gerçekten çok büyük. Duvarımda asacak yer bulamadım. O yüzden süs gibi bekliyor bir köşede. Gerçi yer olsa da asmaya kıyabileceğimi sanmıyorum...



Normalde posterin alt kısmıda var. Fakat büyük olduğundan ve telefonun kamerasına sığmadığından katlayıp çekmek zorunda kaldım.T-T




Son olarak 2 poster daha! Ve yine bunları da katlayıp çekmek durumunda kaldım.



A5 boyutunda kartlar. Hepsi birbirinden güzel. İçinden çıkarıp kullanmaya kıyamıyorum. Yine!


Mini not defteri. Bu gerçekten çok şeker! İçindeki sayfaları koparıp çıkartabiliyorsun. Kullanışlı.



En güzellerini sona sakladım. Tam tamına 6 adet animenin şarkılarından oluşan bu CD'leri göndermiş arkadaşım. Bunları görünce gerçekten mutlu olmuştum. Elim ayağıma dolanmıştı. Çok güzel bir heyecan yaşadım.







Evet gelen kargomun içindekiler bu kadardı. O minik pakete bu kadar şey sığdırabildiği için gerçekten minnettarım.

O haldee; Jaa, mata nee~