21 Mayıs 2012 Pazartesi

2NE1 Albümü Hediye Eden Metropol Günlüğüne~


Blog yazarlarını hep kıskanmışımdır. Düşüncelerini bizlerle o kadar güzel ve içten yansıtıyorlarki... Aslında benimde söyleyecek bir çok şeyim olmasına rağmen bir blog açmayı hiç düşünmemiştim. Bugüne kadar... 

Lee Liwiu teşekkür ederim. Eğer olmasaydın, blogunda bu yarışmayı yapmasaydın bende içimdekileri dökebileceğim, yazılarımı paylaşabileceğim bu blogu hiç açmazdım~




2NE1 Albümü Hediye Eden Metropol Günlüğü'ne tekrar teşekkürler. Umarım yazdığım bu ilk yazımı beğenirsiniz~







Çoğu kişinin aksine ben küçüklüğümden beri Uzakdoğu'ya meraklıydım. Sırf bu sevgim yüzünden çevremdeki herkes beni farklı biri olarak görüyordu. Çünkü onlara göre 'çekikleri' seviyordum. Çoğu zaman dalga geçerlerdi ve ben hep aldırmamaya çalışırdım. Yaşadığım süre boyunca sırf bu sevgim yüzünden benimle arkadaş olan sadece 2 kişi vardı. En güzel dönemlerimi, yaşamaya-eğlenmeye doyamayacağım zamanı çevremdekiler yüzünden berbat bir halde geçirdim. Fakat bütün bu etkenler benim Uzakdoğu'yu sevmeme engel olmadı. Küçükken fazla bir şey anlamasamda büyüdükçe ve zamanla bu sevgim tutkuya dönüştü. Güney Kore bir nevi benim 2. ülkem, evim gibi oldu...


Bana soruyor çevremdeki bir çok kişi, neden Güney Kore? Neden? Bunun cevabını ben kendime bile veremiyorum. Sadece seviyorum. Nedeni olmadan... Bir sevgiliye duyulan özlem, ona duyulan aşk gibi. Umutsuzca fakat tutkuyla... Uzakdoğu beni yaşama bağlayan bir etken, en zor zamanlarımda sanki bir arkadaş gibi yanımda oldu. Beni yer yer güldürdü, yer yer duygulandırdı. Evet tüm bunları çoğu kişinin 'farklı olarak gördüğü, tüm insanların çekik olduğu' bir ülke yaptı. Kore'de yaşamasam bile sanki oradaymışım gibi hissettim her zaman. Ben orayı, evim gibi gördüğüm o ülkeyi hem iyi hemde kötü yanları ile sevdim. Hiçbir zaman insanlarını yadırgamadım. Bizlerden farklı oldukları için onları dışlamadım... Aksine ilgim günbegün daha da arttı.

Normalde bir sorunun olduğu zaman çevrendekilere, en yakın arkadaşlarına anlatırsın. Fakat benim böyle bir lüksüm hiç olmadı. Bir sorunum olduğunda Güney Kore'yi bir arkadaş olarak hayal edip onunla konuştum. O ülkenin varlığı bile bana güç verdi. Çoğu zaman ailem tarafından bile dışlandım. Hep bana 'Neden sende diğer çocuklar gibi normal değilsin?' derlerdi. Normal? Kore'yi sevdiğim için anormal mi oluyordum? Beni dışlayan insanları hiçbir zaman anlamadım. Sanırım bundan sonrada anlamayacağım...


İlerleyen zamanlarda sevdiğim bu ülkeyi daha çok araştırmaya başladım. Güney Kore hakkında daha çok bilgiler edindim. Bu araştırma sürecinde ilgi duyduğum bu ülkenin müziklerine daha çok yoğunlaştım.  Küçüklüğümden beri yabancı müziklere daha çok ilgim olmuştur. Türkçe müzikleri nedense bir türlü sevemedim~


Beni bu ülkeye çok, çok daha fazla bağlayan BIGBANG grubu olmuştur.  Bir video sitesinde gezinirken, tesadüf eseri BIGBANG'in Lies adlı klibini görmüştüm. Açıkçası ilk dinlediğimde bende iyi bir etki bıraktıklarını söyleyemem doğrusu.

Daha sonraki zamanlarda, önceden dinlediğim bu parça geldi aklıma. Bu sefer ne değişti hiç bilmiyorum ama parçayı tekrar dinlediğimde çok sevdim, durmadan dinledim. Tekrar, tekrar ve tekrar~

Böylece o gruba yakınlaşmak için ilk adımı atmış oldum. Tanıdığım ilk grup olduğundan dolayı benim için hepsi birbirinden değerli birer kişidir. Aralarında hiçbir zaman ayrım yapmadım. Yapamamda...

Tell Me Goodbye adlı parçalarını dinlediğim zamandaki halimi hiç unutamam. Şarkıyı art arda defalarca dinler, kendimi manyak gibi ağlatırdım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Sanırım onlarla aynı duyguları paylaşmak istemiştim...


Güney Kore denince hep olumlu düşüncelerin dışında elbette olumsuz yönleride geliyor aklıma. Bu ülkeyi bu kadar sevmeme rağmen bir çok kötü taraflarıda var. Örneğin Kore 'estetik cenneti'. Adamlar durup-oturup estetik yaptırıyorlar. O kadar yaygınki. Artık normal bir yaşamın vazgeçilmezi haline gelmiş bu olay. Bunun dışında aşırı bir marka takıntıları ve Amerikan kültüründen etkilenme gibi durumlarıda var tabi... Bunlar yalnızca bir kaçı.


Her ne kadar olumsuz yönleride olsa ben bu ülkeyi sevmekten asla vazgeçmeyeceğim. Hiçbir ülke yada hiç kimse kusursuz değildir, öyle değil mi?


Güney Kore sayesinde, hiç olmadığı kadar arkadaş çevrem oldu. Birbirinden harika insanlar tanıdım. Kimseyi yadırgamayan, her koşulda destek çıkan, ortak zevklerimiz olan insanlar... Kore sayesinde geleceğimi belirledim. Üniversitede kazanmak istediğim bölüme karar verdim. Bu ülke bana o kadar çok şey kazandırdıki...

Sanırım soruların cevaplarını açıklamış oldum.
Şu anlık bildiğim iki şey var. Birincisi; Uzakdoğu sevgimden, ikincisi; hayallerimden asla vazgeçmeyeceğim.


Ve yazımı Taeyang'ın bir sözü ile bitirmek istiyorum;


Hayallerinizi olabildiğince yükseğe kurun...
Çünkü hayaller her insana eşit imkanlar sunar...

~ ~ ~ ~

Sizlere en samimi duygularımla yazdım bunları.
Bu sayede kendimi azda olsa tanıtmış oldum.
Umarım amatörce yazılmış bu yazımı beğenirsiniz.
Katılan herkese başarılar diliyorum~



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder